19 Ekim 2014 Pazar

Jaco Van Dormael Hakkında (About Jaco Van Dormael)

9 Şubat 1957 doğumlu Belçikalı yönetmen ve senarist Jaco Van Dormael, sevdiğim yönetmenler listesinin uzun zamandır ilk sırasındadır. Şimdiye kadar birçok filme imza atmış olan Dormael’in filmlerinin sadece üçü uzun metraj. Şöhreti geniş bir coğrafyaya yayılmadığından, doksanlı yıllar öncesinde çektiği kısa filmlere ulaşmak oldukça zor. Filmlerindeki etkileyici anlatım, senaryolarındaki farklı bakış açıları bir kenara, yönetmeni neden bu kadar sevdiğimin bir diğer yanıtı da bir önceki cümlemde gizli.

(Jaco Van Dormael - d. 1957)

            İnsanların sanatsal, estetik, edebi beğenilerinin ve değerlerinin popüler kültürün dayatmalarıyla şekillendiği günümüz toplumunda reklamlar ve top 10 listeleriyle dayatılan ticari ürünler birer sanat eseri olmaktan çıkmış durumda. Bu durum ister istemez popüler olan her ürüne karşı bir önyargıya sebep oluyor. Bununla beraber popüler olmayana karşı ilgiyi artırıyor. Belki de izleyici/okuyucu benzersiz bir bencillikle içten içe değer verdiği sanatçının sadece ona ait olmasını istiyor ve bunu itiraf edemeyip durumu tüketim toplumuna bağlayarak sıyrılmaya çalışıyor.

            Jaco Van Dormael ilk uzun metraj macerasına 1991 yapımı “Toto le Héros” filmiyle çıkıyor. On sekiz yıl sonra çekeceği ve en çok akıllarda kalan filmi olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz “Mr. Nobody” ile büyük benzerlikler taşıyor. Otuz dört yaşında ilk uzun metrajlı filmini çeken genç bir yönetmene göre yüksek bütçeli sayılabilecek bir filmle 1991 Cannes Film Festivali’nde en iyi ilk filmlere verilen “Caméra d'Or” ödülüne layık görülüyor.

(Toto The Hero / Kahraman Toto - 1991)


            1996 yılında gelen "Le Huitième Jour" filminin ardından 2009’da gelen Mr. Nobody yönetmenin en anlatılmaya değer ürünü. Eserde hayatta yapılan seçimler ve bu seçimlerin yansımalarını ilginç bir anlatım tekniğiyle izliyoruz. Dormael’in objektifindeki gerçeküstücülük hayaller ve rüyalarla kendini buluyor. Yaklaşık üç saat süren film adeta akıp gidiyor.   

Farklı seçimler, farklı hayatlar getirir. Her hayat başka bir senaryodur. Bu yüzden aslında bir film izlemiyoruz, birçok film izliyoruz bu üç saat içinde. En güzeli de her gün önemsemeden aldığımız sayısız kararın hayatımız üzerindeki etkilerini çarpıcı biçimde hissediyoruz.

                                         (Mr Nobody / Bay Hiçkimse - 2009)


Kendime neden bu filmleri, bu yönetmeni sevdiğimi sorduğumda düşüncelerim beni yanıltmıyor. Jaco Van Dormael keşke demeyi çok iyi beceriyor. Bunu yaparken ucuz bir romantizm ya da kolaycı bir arabesk kültürünü reddediyor. Kendi hikâyesini kendi sözleriyle anlatıyor. En çok da bu yüzden “unutulmaz x film” listelerine giremiyor belki de. Bir yandan daha çok insan tarafından bilinip değer görmesini istemek, diğer yandan sadece kendine saklamak isteği… Çelişkiler güzeldir. En unutulmaz anlar en büyük çelişkilerin eşiğinde doğmuştur. Ve aslında “iyi ki”ye giden yol da çelişkinin tam ortasından geçmez mi?

1 yorum: